Akdeniz Bilişim Zirvesinde Neler Oldu

Perşembe günü otobüs biletimi almaya gittim. Eve geldikten 1 saat sonra babam aradı. Yarın 10 da iş görüşmesine gideceğiz, eee baba ben 10 buçuk da Antalya’ya gideceğim. Varsa 12 ye falan ertelet. Ben alelacele evden çıkıp otobüs yazıhanesine gittim, olayı anlattım. 10:30 olan biletimi 13:45’e ertelettim. İş görüşmesine gideceğim için, akşam sakalı mecburiyetten kestim.

Sabah erkenden kalıp kahvaltımı yaptıktan sonra babam aradı ve “büyük patron geleceği için iş görüşmesi iptal oldu” dedi. Benim başımdan kaynar sular döküldü. Sakalı kestiğime mi yanayım yoksa bileti 3 saat ileriye ertelettiğime mi yanayım. Cuma namazını kılar öyle giderim diye düşündüm. Ne kadar tesadüf olabilir ki hoca hutbeyi uzattı da uzattı. Farzı kılıp hemen eve gittim ve çantamı alıp yola koyuldum. Saat 13:30’du ve ben servisi kaçırdım. Tek çare dolmuşa binmekti. Ne yazık ki dolmuşu da kaçırmıştım. Saat 13:35 olmuştu ve dolmuşun kalkmasına 5 dakika vardı. Şans yüzüme güldü ve aktarma dolmuş geldi. Hemen bindim ve kalabalığın ortasında olmamak için arka tarafa geçtim. Geçmez olaydım, yanıma gay birisi oturdu. Sürekli hareket halindeydi. Üstünü başını düzeltip duruyordu, koltukta durmadan sekiyordu, ahh uhh aşkım vb gibi kelimeler söylüyordu. Mübarek gün diye saygı gösterim yoksa elimin tersiyle bir güzel girişecektim. Saat 13:45 olmuştu ki telaşlı bir şekilde otogara yetiştim. Otobüse bindim ve oturmam ile kalkmamız bir oldu.

Daha Aksaray il sınırını çıkmadan ilk çevirmeye girdik. Jandarmaya kimlikleri teslim ettikten sonra 10 dakika bekledik ve hiç bir sorun olmadan yolumuza devam ettik. Daha şimdiden canım sıkılmaya başlamıştı ve televizyondan Şirinler 2’yi açtım. Sonlarına doğru uyuyakalmışım ve muavinin sesi ile uyandım. Konya’ya geldiğimiz de 20 dakika mola verdik. Kişisel ihtiyaçlarımı giderdikten sonra otobüse geçtim oturdum.

Canım iyice sıkılmaya başlamıştı. Televizyonda bir çok film vardı. Çoğunluğunu izlemiştim fakat Deadpool’u hiç izlememiştim. Hatta fragmanına bile bakmamıştım. Bir istisna yapıp Deadpool’u izlemeye başladım. Bazı yerleri abartı olsa da filmin %40’ını sevdim diyebilirim. Yine filmin sonlarına doğru uyuyakalmışım ve muavinin sesi ile uyandım. Seydişehir Günaydın Dinlenme Tesisleri‘ne geldiğimiz de yarım saat mola verdik. Baya bir acıkmıştım ve çorba ile köfte yiyerek karnımı doyurdum. Filmi biraz geriye aldım ve izlemeye devam ettim. Akseki civarında yine bir çevirmeye girdik. Bu sefer polise kimlikleri teslim ettikten sonra 10 dakika bekledik ve hiç bir sorun olmadan yolumuza devam ettik. Film izlemekten gözlerim ağrımaya başlamıştı. Bende vurdum kafayı yattım. Uzun bir süre uyuduğumu düşündüm ve uyandığımda sadece 15 dakika uyuduğumu fark ettim.

Yanımda ki amca Konya’dan beri hiç susmadı. Sürekli şiir okuyup durdu. Arkada ki çocuk bir ağladı, bir güldü. Biraz kafa toplayım, dikkatimi kitaba vereyim dedim fakat 5 sayfa anca okuyabildim. Yanımda ki amca hemen atladı, ne kitabı okuyorsun diye. Dedim amca şiir kitabı okuyorum. Amca birden” hangi şiirleri seversin, bana oku da bende dinleyeyimm, istersen ben sana okuyayım sen dinle, Necip Fazıldan mı istersin, Can Yücel den mi istersen, Mehmet Akif den mi istersin veya kendi şiirlerimden okuyayım sana” dedi. Amca benim öyle ezberim yoktur, daha yeni yeni okumaya başlıyorum dedim ve amca da tamam tamam ben susayım rahatsız etmeyeyim seni dedi önüne döndü. Aradan 10-15 dakika geçtikten sonra amca bana seslendi. Yavrum ben yavaş yazıyorum, şuraya söylediklerimi hızlı bir şekilde yazar mısın dedi. İyi tamam amca yazayım dedim. Amca Kudüs ile ilgili şiir sözleri söyledi ben yazdım, o söyledi ben yazdım. İyice canım sıkılmaya başlamıştı ve başım çatlıyordu. Amca sürekli söylüyor ben yazıyordum. Amca şarjın çok az telefon hemen kapanabilir, uygulamayı sonlandırmadan ekranı kapat daha sonra sen yazarsın dedim, telefonu verdim.

Saat 9 gibi otogara geliştik. Bir hışımla kendimi Antalya’nın nemli havasına bıraktım. Hiç bir yere uğramadan öğretmen evine rotamı çevirdim. Baya bir acıkmıştım ve bir büfeye girerek yakınlarda yemek yiyebileceğim bir yer sordum. İleride bir lokantanın olduğunu söyledir ve teşekkür edip yoluma devam ettim. Lokantaya girmeyip ileride ki köfte arabasından köfte yemeyi tercih ettim. Malzemesi ve köftesi bol olan yarım ekmek + ayran’a 10 tl ödedim.

Öğretmen evine gelip oda kaydımı yaptırdıktan sonra, resepsiyon görevlisi ne derse beğenirsiniz ? “2. katta akşam yemeğini yiyebilirsiniz. Akşam yemeği ve kahvaltı fiyata dahildir ” dedi. Odama çıktım, üstümü değiştirip bir duş aldıktan sonra biraz televizyon izleyip vurup kafayı yattım.

Sabah erkenden uyanıp, yüzüme kil maskesi yapıp, balkonda biraz Antalya sabahını izleyip, duşumu aldıktan sonra kahvaltı yapmaya indim. Hızlı bir şekilde kahvaltımı yaptıktan sonra odama çıktım. Odayı ve çantamı topladıktan sonra resepsiyona indim oda kartını teslim ettikten sonra Mimar Sinan Kongre Merkezi’ne doğru yola koyuldum. Zirve günü hava baya bir kapalıydı, yağmur yağacak gibiydi fakat benim şansıma yağmadı. Tam zirvenin yapılacağı yere yaklaştığımda hafif hafif atıştırmaya başlamıştı.

Mekana girdiğimde inanılmaz bir kalabalık mevcuttu. Mekanda yaklaşık +2500 kişi mevcuttu. İlk iki zirvenin üstüne kat kat çıkılarak kalitenin gerçek ismini bu zirve sayesinde görmüş olduk. Salonda bir çok tanıdığım insan vardı hepsiyle görüşemesem de belli başlı yıllardır tanıdığım isimlerle bir arada olmak beni çok mutlu etti. Erken gitmeme rağmen salon tıklım tıklımdı ve arka tarafa oturmam gerekiyordu. Uzağı net bir şekilde göremediğim için birde video çekme imkanım olmadığı için izlemeye ve video çekmeye ön tarafa geçerek ayakta devam ettim. Bir oturum sonra sağ olsun Emrah hocam yanıma geldi ve ön tarafta bulunan vip kısmına oturmamı söyledi.

Açılış konuşmasını her zaman ki gibi Emrah Kozan yaptı. Zirve için çalışılan süre de yapılanlardan bahseden Emrah hoca bu kadar insanı özellikle hafta sonu bir araya getirdi ya daha ne söylenebilir ki. İyi ki varsın Emrah Kozan.

Uzun bir blog yazısı olduğu için, zirve de kim hangi konu hakkında konuştu, neler söyledi hepsini videolarda izleyebilirsiniz. Onun için detaylı bir yazı yazmayacağım.


  • İlk olarak sahneye Haydar Özkömürcü çıktı ve Growth Hacking hakkında sunum yaptı. Sosyal medya, reklam yönetimi, markalaşma, özgün içerikler ve blog hakkında güzel bilgiler sundu. Haydar hocayı Shiftdelete.net zamanında tanımıştım ve o günden beri kendisini takip ediyorum. Mola da kendisi ile konuşma ve tanışma fırsatım oldu. Bu benim için güzel bir duyguydu. Yıllardır sevdiğim, takip ettiğim birisi ile tanışıp muhabbet etmek gerçekten muazzam bir şey. Ama zirvede Haydar hoca bana bir söz vermişti. Twitter’dan hem retweet yapıp hemde takip edecekti. Retweet yaptı ama hala takip etmedi. Beklemedeyim Haydar hocam.

  • Sonrasın da sahneye Microsoft tarafından Dünya’da ve Türkiye’de sayılı kişiye verilen Microsoft MVP uzmanı Engin Polat çıktı ve Unity Oyun Programlama hakkında sunum ve kısa başlangıç seviyesinde oyun programlamayı anlattı. Kendisini Microsoft Açık Akademi derslerinde tanımıştım. Dersler ve eğitimlerde anlatmış olduğu şeyler akılda kalıcı oluyor. Eğer sizinde yazılıma merakınız varsa Engin Polat’ı yakından takibe alabilirsiniz. Mola da kendisi ile tanışıp bir şeyler sormak istiyordum fakat onca kalabalığın içerisinde kendisini gözden kaçırdım. Bir daha da göremedim. Başka sefere artık.

  • Bir sonra ki konuşmacı Hakan Uzuner idi. Fakat ben o sıra dışarı da çekimde olduğum için ne konuşuldu, neler anlatıldı hiç bir bilgim yok. Sadece son zaman yetişebildim ve onda da neler anlatıldı hepsi aklımda kalmadı. Kusura bakmayın.
  • O bir hoca, o bir girişimci, o bir roketçi. Evet evet Kaan Gülten’den bahsediyorum. Seo Hocası, Webtures ve Girişimci Kafasının kurucusu olan Kaan hoca dijital pazarlama, sosyal medya, seo ve marka yönetimi hakkında güzel bir sunum yaptı. Özellikle Teknoloji Devlerinin Büyüme Stratejileri baya bir ilgimi çekti. Kaç yıl oldu tam hatırlamıyorum ama ya 4 yada 5 yıldır kendisini tanıyorum ve yakından takip ediyorum. Kim bile bilirdi ki, yıllardır sevdiğim, takip ettiğim Kaan hoca ile farklı bir şehirde ki konferansta 2 yıl üst üste yüz yüze tanışıp muhabbet edeceksin.

  • Öğle arasına çıkıp geri geldikten sonra bir hanım ablamız sahnede ışıklı kostümü ve aletleri ile dans gösterisi gibi bir şey yaptı.

  • Gösterinin hemen ardından sahneye Piksel Akademi kurucu ortaklarından Raifhan Aydın çıktı. Mizahçı yönüyle bizleri her zaman ki gibi güldürdü. Mobil uygulama hakkında ufak bir konuşma yaptı ve bir mobil uygulama için ufak bir spoiler verdi. Detayını videoda izlersiniz. Yıllar önce bir sürü yazılımcı tanıdım ama bu adamı sadece 3 yıldır tanıyorum, hepsi bir yana Raifhan hoca bir yana diyorum. Ne olur kusuruma bakmayın ama Raifhan hoca kral adamdır.

  • Genç bilişimci ve aynı zamanda girişimci olan Alp Can Basmacı henüz 13 yaşında iken yazılıma merak saldı ve yazılım eğitimi aldı. Fikir Atölye projesini hayata geçirdi. Kısaca özet geçmek gerekirse, bir projenizi hayata geçirme ve yatırım alma sürecindeki zor, uzun ve yorucu süreçten kurtulmanıza olanak sağlamak için kurulmuş bir girişimdir. Bu sayede tek bir ilan ile bir çok sayıda yatırımcıya ulaşma imkanınız olmaktadır. Tanışma fırsatım olmasa da Alp Can kardeşimi gönülden tebrik ediyorum. Umarım sektörde güzel işlere imza atar ve adını sık sık duyarız.

  • Bir çoğumuz onu internet kafeler de ki Akınsoft Cafeplus programı ile tanımışızdır. Bilişim ve teknoloji için yıllarını adamış, son zamanda yapmış olduğu yüzde yüz yerli Türk malı olan ilk insansı robot fabrikasının temelini atmıştır. Özgür Akın Endüstri 4.0 hakkında bizlere güzel bilgiler sundu. Son olarak Türkiye de internetin olmadığını belirtti. Bende üstüne basa basa tekrar ediyorum ki Türkiye internet yok. Biz sadece internet kullandığımızı düşünüyoruz.

  • Sosyal ağlar tarihi kitabı, hayalimde ki robot projesi gibi fikirleri meydana çıkaran güzel insan Buğra Ayan. Yapay zeka, big data (büyük veri), sosyal ağlar, sanal para ve son zamanların büyük ilgi odağı olan mavi balina hakkında bizlere güzel bir sunum yaptı. Kendisini 2 – 3 yıldır tanıyordum hatta Ankara da bir kaç kez konferansta denk gelmiştim fakat kendisiyle tanışma fırsatım olmamıştı. Nasip de Akdeniz Bilişim Zirvesinde tanışıp, muhabbet etmek varmış. Gönlü güzel insan.

  • Eset Türkiye saha grup müdürü olan Hakan Ünlü günümüz teknolojisi, siber güvenlik hakkında bizlere güzel bilgiler sundu. Doğru bildiğimiz yanlışlardan bahsetti ve vay be dedirten durumlar oldu.

  • Kadir Can Kırkoyun’un girişimi ile 2016 yılında beta sürümü olarak yayına giren Scode, kurgulanmış hikayeler ile kod yazmanızı, programlama öğrenmenizi sağlar. Hikaye sürükleyiciliği ile hareketlerinizi kodlar ile gerçekleştirerek hem eğlenecek hem de yazılım yazmayı öğreneceksiniz. Bir çok senaryo ile zevkinize , ilginize uygun senaryolar ile yazılım öğrenebilirsiniz. Kadir Can kardeşim ile tanışmamız maziye dayanır. 6 – 7 yıl önce blog yazmaya başladığımda internet üzerinden tanıştığım nadir insanlardan birisidir. Yüz yüze konuşmuşluğumuz hiç yoktu. Diğer hocalarım da olduğu gibi nasip de Akdeniz Bilişim Zirvesinde muhabbet etmek varmış. Kadir Can kardeşimi sürekli takip ediyor ve destekliyorum. Umarım sektörde güzel işlere imza atar ve adını sık sık duyarız.

  • Son olarak sahneye Oyun dünyası, oyunlaştırma hakkında müthiş bilgiler veren Ercan Altuğ Yılmaz çıktı. Oyun, dijital oyun ve espor’u örnek gösteren Ercan hocan nereden nereye geldiğimizi hatırlattı. Bu konu hakkında yazı yazmak yerine videoyu izlerseniz sizin için daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Ve en son çekiliş zamanı gelmişti. 4 adet Samsung Galaxy Tab 3 ve 1 adet XBOX çekilişi yapılmaya başladı. Çekiliş Random üzerinden yapıldı fakat baya bir uzun sürdü. Nedeni çekilişe kayıt olup salondan erken gidenlerdi. Bir ihtimal bana çıkar mı diye düşündüm ama yine şansım yaver gitmedi.Yalnız çekilişe katılıp salondan erken ayrılanlar bu güzelim hediyeleri kaçırdılar. Herkes dağıldıktan sonra Emrah ve Raifhan hocayla vedalaşıp otogara doğru yürümeye başladım. 21:30 da Aksaray otobüsüne bindim. Direk Aksaray’a gideceğiz sandım fakat bir baktım ki Alanya yolundayız. Dedim herhalde Alanya – Mersin yolundan Aksaray’a gideceğiz. Alanya otogarından baya bir  yolcu aldıktan sonra tekrar Antalya yoluna döndük. Gece yolculuğum bir gözüm açık bir gözüm kapalı geçti. Sabaha karşı Aksaray’a geldim ve babam beni otogardan alıp sağ salim evime geldim.

Yaklaşık 1800 kelimeyi geçkin uzunca bir blog yazısı oldu farkındayım. Belki gereksiz şeyleri de yazmış olabilirim. Her ne kadar zamanımın yarısından fazlası yollarda geçmiş olsa da benim için güzel bir 2 gün oldu. Yayında ve yapımda emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Bizleri muhteşem ağırlayan Emrah Kozan ve Raifhan Aydın hocalarıma çok çok teşekkür ediyorum. Bir başka zirve de görüşmek dileğiyle.

Hatalı cümlelerim, kelimelerim illa ki olmuştur, sürç-i lisan ettiysem affola. Eyvallah

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

Selam, ben Yalçın. Hayata 26 Şubat’da Hello World demiş, Aksaray Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı mezunuyum. Şu anda Getir'de Depo Sorumlusu olarak çalışmaktayım.

İlgili Yazılar

3 yorum

Ben gelememiştim ve videoları izledikçe üzülüyorum. Böyle değerli şahsiyetlerin olduğu ortamın oksijenini solumak şereftir. 😀

Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

close