- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Çay mı, kahve mi? Hangisi daha keyifli, hangisi daha anlamlı? Kendi iç sesimle yazdığım bu kişisel blog yazısında, çay ve kahve arasındaki ikilemi samimi bir dille keşfedin. Hayatın yudumluk tercihlerini birlikte düşünelim.
Bazı sabahlar var ki kahve kokusu olmadan uyanmak eksik bir gün gibi geliyor. Ama bazı akşamlar da var ki çaysız bitmiyor, ne sohbet tamamlanıyor ne de içimdeki sessizlik dinliyor. Hep bir tercih yapmam isteniyor: Çay mı, kahve mi? Vallahi bilemedim.
Ben Yalçın Güler, hayatı hep yoğun yaşamış, çoğu zaman bir fincanın içine sığınmış biriyim. Bazen bir molada, bazen bir gecenin tam ortasında elimde tuttuğum o bardak… Bazen ince belli bir bardakta tavşan kanı çay, bazen telvesiyle hatır bırakan bir Türk kahvesi. Her yudumda başka bir anı, başka bir ruh hâli var.
Kahve: Az Laf, Çok Düşünce
Kahve benim için sadece bir içecek değil, çoğu zaman bir sığınaktır. Sessizlikle yapılan bir sohbet gibidir kahve. Hele o ilk yudum var ya, gündelik telaşı birkaç dakikalığına susturur. Özellikle sade Türk kahvesi, kendi içime döndüğüm zamanların yoldaşıdır. Belki biraz da yalnızlığın ve yorgunluğun simgesi… Ama o da güzel. Kahve yalnız içilmez derler, ama bence bazen sadece kendinle içilir.
Bir de filtre kahve, nescafe, Americano, latte falan var tabii. Bazı durumlarda nescafe ve latteciyim. Onlar da ayrı dünya. Ama bana sorarsan kahve, en samimi hâliyle cezvede pişeni. Köpüğü bol, sunumu zarif. Hele bir de yanında çikolata varsa… Mis.
Çay: Kalabalığın İçindeki Huzur
Gelelim çaya. Ah çay… Çayın yeri başka. O tam bir muhabbet yoldaşı. Arkadaşla sokak arasında içilen ayaküstü çay da olur, uzun gece sohbetlerine eşlik eden demli bir çay da… Çay varsa, laf vardır. Gülüş vardır. Paylaşmak vardır.
Bide kaçak çaysa aman yarabbi, değmesin kimse keyfime mutluluğuma.
Bazen yalnız içilen çaylar da olur, hani şu balkonda sessizce izlenen gün batımıyla birlikte… Ama çayın gerçek tadı bana göre en çok iki kişiyle içilince çıkar. Hele bir de o kişi seninle aynı bardaktan aynı keyfi alıyorsa… İşte o zaman çay sadece sıcak bir içecek değil, iç ısıtan bir bağdır.
İlginizi Çekebilir –> Nostalji – Çay ve Bisküvi
Çay mı Kahve mi? Belki de Hâle Göre…
İşte bu yüzden sorulduğunda çay mı kahve mi diye, hep duraksıyorum. Çünkü sabahları çaysız yapamam ama akşamları kahvesiz olmaz. Birini diğerine tercih etmek haksızlık gibi geliyor. Çünkü biri kalbimle, diğeri aklımla içiliyor sanki.
Kahve biraz daha “kendim” dediğim anlara, çay ise “biz” dediğim anlara eşlik ediyor. Belki de hayatın kendisi gibi; bazen yalnız, bazen kalabalık.
Peki siz hangisini daha çok tercih ediyorsunuz.
1 Yorum
Popular Comments
Bundan yıllar önce uykuya karşı çetin bir savaşım vardı. Günler günleri, aylar ayları ve seneler seneleri geride bırakırken bu savaş benim için kazandıran bir mağlubiyete dönüştü. Uykuya karşı açtığım savaştan vazgeçerek kendime fayda sağladım. Uyku bana kalırsa hala vakit kaybı ama insanoğlu işte uyumadan da edemiyoruz. İşte bu savaş boyunca kahve en iyi silah arkadaşım oldu. Yeri geldi bilinçsizce kolayla karıştırıp ayakta kalmaya çalıştım yeri geldi aylarca günde birkaç bardağa varan tripple espresso zehiri verdim vücuduma. Bütün bunlar olurken diğer beslenme alışkanlıklarımın da getirisiyle reflü tavan yaptı ve en yakın dostumu silah arkadaşımı geride bırakmak zorunda kaldım. Bunun üzerine kendisinin düşmanı fakat bir diğer dostum çaya yöneldim. Eh, çay muhabbettir. Muhabbet ise tam benlik 😀 Böylece başladı çayla aşkımız. Bana göre kahve sizi işinize gücünüze bağlayan, vaktinizi öldürmenizi engelleyen bir dost iken çay tam aksine vaktinizi boşa harcamanız için elinden geleni yapan bir sevgili gibidir. Dost, sizin iyiliğiniz için onunla az vakit geçirmenizi yadırgamaz fakat aşk, onunla olduğun sürece gerisini umursamaz. İşte bu yüzden kahve eski bir dost, çay ise yeni hayatımın baharıdır 😀 Hala çaydan gizlice vakit vakit kahveyle görüşürüm fakat bu gizli saklı görüşmeler midemin şiddetle karşı çıktığı bir durum olduğu için azalmakta. Yine de kız isterken yanımda dostum vardı diyorum ve gereksiz uzattığım yorumumu noktalıyorum 😀
All Comments
Bundan yıllar önce uykuya karşı çetin bir savaşım vardı. Günler günleri, aylar ayları ve seneler seneleri geride bırakırken bu savaş benim için kazandıran bir mağlubiyete dönüştü. Uykuya karşı açtığım savaştan vazgeçerek kendime fayda sağladım. Uyku bana kalırsa hala vakit kaybı ama insanoğlu işte uyumadan da edemiyoruz. İşte bu savaş boyunca kahve en iyi silah arkadaşım oldu. Yeri geldi bilinçsizce kolayla karıştırıp ayakta kalmaya çalıştım yeri geldi aylarca günde birkaç bardağa varan tripple espresso zehiri verdim vücuduma. Bütün bunlar olurken diğer beslenme alışkanlıklarımın da getirisiyle reflü tavan yaptı ve en yakın dostumu silah arkadaşımı geride bırakmak zorunda kaldım. Bunun üzerine kendisinin düşmanı fakat bir diğer dostum çaya yöneldim. Eh, çay muhabbettir. Muhabbet ise tam benlik 😀 Böylece başladı çayla aşkımız. Bana göre kahve sizi işinize gücünüze bağlayan, vaktinizi öldürmenizi engelleyen bir dost iken çay tam aksine vaktinizi boşa harcamanız için elinden geleni yapan bir sevgili gibidir. Dost, sizin iyiliğiniz için onunla az vakit geçirmenizi yadırgamaz fakat aşk, onunla olduğun sürece gerisini umursamaz. İşte bu yüzden kahve eski bir dost, çay ise yeni hayatımın baharıdır 😀 Hala çaydan gizlice vakit vakit kahveyle görüşürüm fakat bu gizli saklı görüşmeler midemin şiddetle karşı çıktığı bir durum olduğu için azalmakta. Yine de kız isterken yanımda dostum vardı diyorum ve gereksiz uzattığım yorumumu noktalıyorum 😀